Добавил:
Upload Опубликованный материал нарушает ваши авторские права? Сообщите нам.
Вуз: Предмет: Файл:

AIKPAAZADE. OSMANOULLARI’NIN TARH. 2003

.pdf
Скачиваний:
866
Добавлен:
09.02.2015
Размер:
5.24 Mб
Скачать

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

Padişah buyurdu, "Mihaloğlu Ali Bey'i gönderin. Varsın o vilayeti eli uzandığı yere dek vursun, yıksın, yaksın, esir alsın." dedi. Padişahın emrini yerine getirdiler. Ali Bey'i Rumeli'nin. seçkin askeriyle gönderdiler. Ali Bey de vardı Kemah ilini vurdu, Ermenilerini esir etti, büyük ganimetler elde edildi. Aklncıların hepsi ganimetler aldı. Bunun hika­ yesi uzundur, ben kısa olarak anlattım.

Padişahımız büyük bir ordu topladı. İki oğlunu da seferde yanına aldı. Birisi Bayezid Han diğeri Sultan Mustafa'dır. Yüz bin miktarında İslam askeri vardı. Kafir askeri de çoktu. İhtişam ve heybetle yürüdü Sivas'a çıktı. Orada Uzun Ha­ san'la karşılaşırım düşüncesinde idi. Uzun Hasan Sivas'ta karşısına çıkmadı. Sultan oradan yürüyüp Akşehir'e ve Ka­ rahisar'a doğru hücum etti. Yine Uzun Hasan gözükmedi. Padişahın veziri Mahmud Paşa, "Devletli sultanımı Önce bu Karahisar'ı alalım. Böyle yaparsak düşmanın geleceğini ve onunla haklaşacağımızı düşünüyorum."dedi.

Padişah "Mahmud! Ben hisarı ne yapayım. Ben düşmanımı bulmak için buraya geldim. Bana düşmanımı bulun!" dedi.

Padişah hücum edip Erzincan'a çıktı. Düşman yine gel­ medi. Ancak padişahın önünde karakolu vardı, önde o yü­ rürdü. Onlar ansızın bir alay düşmanla karşılaştılar. Hayli cenk ettiler. Sonunda düşman kırılıp kaçtı. Oradan yürüdü­ ler, Tercan yöresine vardılar. Yine düşmanın hiçbir izine rastlamadılar.

Padişah Rumeli beylerbeyine "Murad! Sen Mahmud'la birlikte ilerle. Görün durum nedir?" dedi.

Hemen bu ikisi bir nice alayla birbirlerini gözleyerek yü­ rüdüler. Fırat Suyu'nun kenarına vardılar. Mahmud Paşa "Murad Bey! Gel suyun ötesine geçmeyelim, gafil avlanma­ yalım. Düşmana göz göre göre yakayı kaptırmayalım." de­ di. Murad Paşa bu sözü dinlemedi. "Mihaloğlu Ali Bey iler­ ledi, ya biz niçin duruyoruz." dedi.

Mahmud Paşa "Benim sözümü dinle kardeş! Düşman di­ yarında akıllı ve tedbirli olmak gerekir. Düşmanı henüz sen görmemişsindir." dedi. Murad Bey bunun sözüne hiç kulak asmadı. Gözünü yumdu, Fırat Suyu'nun ötesine geçti. Mah-

262

Günümüz dilinde: Osmanoğulları'nın Tarihi

mud Paşa sabredip durdu. Bir anda gördüler ki Ali Bey hü­ cuma geçmiş geliyor. Mahmud Paşa dönmesini söyledi ama Murad suyu geçmişti artık. Mahmud onun ardınca yürüme­ di. Meğer düşmanın o tarafta pusuda bekleyen askeri var­ mış. Murad Paşa'nın askeri Mahmud Paşa'ya kaçtı. Mah­ mud Paşa da orduya kaçtı. Mihaloğlu Ali Bey de orduya kaç­ tı. Düşman Murad Paşa'yı ortaya aldı, görünmez oldu. Tur­ han Beyoğlu Ömer Bey, Hacı Bey, Fenarioğlu Ahmed Paşa ve hayli subaşılar esir düştü. Subaşıları tutsak edip Bayburt'a gönderdiler. Bu üç beyi de yanlarında tutup sakladılar.

Şiir

Çerinin başı ki akıllı olmaz

Ne kadar çok olsa düşmana durmaz

Akıl ve talihi yar olmayanın Önünde dağlar olsa gözü görmez

Murad Paşa gözden kayboldu gitti Hana bir kul dahi hiç eksik olmaz

BÖLÜM 150

Bu bölüm Sultan Mehmed Han Gazi'ye bu hadise

vaki olduktan sonra askerin bir kısmının bozulması sonrası padişahın neyle meşgul olduğunu açıklar.

Oradan sabah vakti harekete geçip düşmanın belirdiği yere doğru yürüdüler. Hiçbir şekilde düşmandan haber alama­ dılar. Uzun Hasan bu hileyi yaptıktan sonra tekrar gözden kayboldu. Padişah Bayburt'a yöneldi. Oradan altı gün daha ileri gittiler.

Yedinci gün çarşamba günü idi. Tekrar ileriden düşman gözüktü; ama sarp, dereli tepeli bir yerde karşıdan bir nice alay asker belirdi. Bunlar Mihaloğlu Ali Bey sandılar. Zira Ali Bey askerin ilerisinde yürürdü. Dikkatle bakınca Ali Bey olmadığını, aradıkları düşman olduğunu gördüler. Padişah her zaman hazır yürürdü. Alayları güzel düzmüşlerdi. Dur-

263

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

madılar, üzerine yürüdüler, bu dereyi tepeyi kuş gibi geçti­ ler. Düşmanın karşısına geldiler. Padişahın şehzadeleri de kendi kollarında yürürlerdi. Sultan Mustafa koluna Uzun Hasan'ın bir oğlu Zeynel düştü. Sultan Bayezid koluna da Uzun Hasan'ın diğer oğlu Uğurlu Mehmed düştü.

Padişahın karşısında da Uzun Hasan'ın kendisi bulunu­ yordu. Her kolun karşısında başka bir kol vardı. Sultan Meh­ med Han Gazi'ye Hak teala yardım etti ve her zamanki gibi onun saadeti ve bahtı daha üstün oldu. Her koldaki askerler birbirlerine hücum ettiler. Sultan Mustafa'nın kolundaki azab askerleri Zeynel'i tuttular, başını kestiler ve onun ya­ nındaki beylerin de çoğunu kırdılar, nicelerini tuttular, esir ettiler. Çok silahlarına da el koydular. Sultan Bayezid Han kolundakiler Uğurlu Mehmed'i ele geçiremediler. Sultanü'l­ Mücahidin Sultan Mehmed Han karşısındaki Uzun Hasan ise yeniçeri askerini görünce "Bre hemen boz atı getirin ki o can kurtarandır." dedi. Hemen boz atı getirdiler. Kaçmaya hazırlandı. Hasan Bey boz ata bindi dere tepe aşıp kaçınayı arzuladı. Gazileri görünce başlarında akılları kalmadı, düş­ man askerinin hepsi tövbe etmeye başladı. Karamanoğlu Ahmed, Uzun Hasan'ın yanında bulunuyordu. Daha evvel kaçınayı iyi öğrenmişti. Pir Ahmed yeniçeriyi görünce her­ kesten daha fazla kaçmaya heves etti. Uzun Hasan Tebriz'e gitmek istedi. Karamanoğlu eşlik etti, beraberce giderler mi giderler. Yeniçeriler bunların durumlarını görünce "Hey uğursuz hain Türkmenler! Ok atmadan ve kılıç sallamadan bu kaçmanın sebebi ne? Demek daha önce kırdığınız asker de sizler gibi korkak imiş" dediler. Uzun Hasan başını kur­ tardığına şükretti ve akrabalarına vasiyet etti ki artık Osma­ noğulları'nın adlarını bile anmayalar. Oğlanları ve ailesi de bu sözü kabul edip nasihati kulaklarına küpe yaptılar.

Şiir

Hasan kim kendini iyi asker sanırdı Çağatay'da Acem'de mahir diye anılırdı

Ve hem derdi: Çıtak'la bulaşayım Çürük itikadına inanırdı

264

Günümüz dilinde: Osmanoğulları'nın Tarihi

Gelip Çıtak bir görününce Önünce kaçıp dolanırdı

Artık adını andırmaz Hasan, Çıtağın Çıtak anılsa Hasan utanırdı

Çıtak Hasan'ın başına bir yumruk vurdu Eğer kurtulursa bilin artık akıllanırdı

SORU.- Bu Uzun Hasan'ın tutulan beylerinin büyükleri kimlerdi?

CEVAP.- Biri Ömer Bey'dir ki Ciğerli beylerinin uluların­ dandır. Emir Timur neslinden ve Kara Eylük kızı oğlanla­ rından iki kardeş. Bunların dışında üç bin kadar da tutsak aldılar. Öldürülenin hesabını ise Allah'tan başka kimse bil­ mez. Sözün kısası bu Uzun Hasan'ın başına gelen hiçbir pa­ dişahın başına gelmedi. Onun için karın ağrısına uğradı ve sonunda o sebepten öldü gitti.

SORU.- Ya bu mücahitler sultanı bunu kalırettikten son­ ra ne yaptı?

CEVAP.- Dönüp gitti. İnsanlık gösterip onun memleketi­ ni yıkmadı, kendi memleketine yöneldi. Kemah'ın hisarı Karahisar'dan yolu geçiyordu. Bir heybet nazarıyla onu da fethetti. Oradan yürüdü, devletle İstanbul tahtına geldi. Şehre girer girmez Mahmud'u azieyledi ve vezirlikten aldı.

Şiir

Ne devran ki ne işler yapıldı Mehmed Han'ın düşmanları sürüldü

Şevketi erince doğuya ve batıya İsyanka.rlar kalmadı hepsi sürüldü

Bu soyun geleni öncekinden üstün oldu Bu soya Hakk'ın hükmü böyle oldu

Bunlarda adalet ve bağış, lutuf ve ihsan Bir araya geldi kıyamete kadar sürdü

Süreklidir bu haslet bil bu sayda Mutluluklar bu sayda sürdü gitti

265

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

SORU.- Bu Uzun Hasan'ın aslı ne idi ki Gazi Han'a isyan edip düşmanlık gösterdi?

CEVAP.- Uzun Hasan, Bayındır Han soyundandır. Ken­ disi Turhan Beyoğlu'nu, Baranlı'dan İmirza Cihanşah'ı ve Çağatay'dan Ebu Said'i yendi ama Sultanü'l-Mücahidin Sul­ tan Mehmed Han Gazi'nin bir nazarına bile dayanamadı.

Bu maceranıntarihi hicretin sekiz yüz yetmiş sekiz yüz yet­ miş sekizidir (M. 1473-74). Bu haclisede Sultan Mehmed Han ve oğulları Bayezid Han ve Sultan Mustafa birlikte bulundu­ lar, Uzun Hasan mağlub oldu, Sultan Mehmed galip oldu.

BÖLÜM 151

Bu bölüm Sultan Mehmed Han Gazi'nin,

kulu Gedik Ahmed'i Kefe'nin fethine göndermesini, onun Kefe'yi ne şekilde fethettiğini

ve orada daha hangi vilayetleri fethettiğini bildirir.

Sultanü'l-mücahidin Sultan Mehmed Han Gazi, Rum vila­ yetini tamamıyla fethedip hanları ve beyleri soyları sopla­ rıyla söküp attıktan sonra Karadeniz sahillerini de fethet­ mek istedi. Hem bu denizde olan yerlerde dahi kendi adına İslam hutbesi okunmasını istedi. Sultan Mehmed Han Gazi, kulu Gedik Ahmed'e "Tez elden iyi hazırlık yap. Seni gaza­ ya gönderiyorum." dedi.

Ahmed vardı, üç yüz gemi hazırladı ve atlı yaya seçkin askerler topladı. Atları taşımak için at gemileri dahi aldı. Ahmed Paşa padişahın emirlerini yerine getirince gelip pa­ dişaha durumu bildirdi. Nereye gideceğini sormadı bile. El bağladı, padişahın önünde durdu.

Padişah "Ahmed! Senin hazırlığın tamamlandı mı?"dedi. Ahmed "Devletli sultanım! Benim hazırlığım padişahımın işareti ve himmeti nazarıdır." dedi.

O sabah işaret verildi, davullar çalındı, sancaklar çözüldü, gemiler donandı. Gaziler gazaya niyet ettiler. Gemilerin lengerleri içeri alındı, palamadan çözüldü, yelkenleri açıldı. Yelkeniere rüzgar dokununca gemiler hareket etti. Derya

266

Günümüz dilinde: Osmanoğulları'nın Tarihi

yüzü İslam nuruyla doldu. Yetmiş bin kadar gazi gece gün­ düz gittiler ve Kefe limanına girdiler. Sahile çıkar çıkmaz metrisler ve toplar kuruldu.

Ahmed Paşa hazır bir vaziyette "Hey gazi yoldaşları İslam gayretiyle hareket edin ki bu Kefe İslam yurdu üzerinde et­ rafa hakim durumda tehlikeli bir kaledir. Hak tealanın yardı­ ınıyla bunu da İslam yurdu edelim." dedi. Gaziler tekbir ge­ tirip hücum ettiler. Büyük cenkler oldu. Gece ve gündüz ka­ fire rahat vermediler.

Kafider bu gelen gazilerin amacının şehri alıp yıkmak ve silah zoruyla almak olduğunu ve bunu da yapabilecekleri­ ni gördüler. Müslümanların bu kararlılığını görünce tekfur­ larına giderek "Bu gelen Türk'le ne yapacaksın?" dediler. Tekfur "Ya sizin fikriniz nedir?" diye sorunca kafider "Biz olsak bu hisarı iyilikle veririz." dediler. Tekfur niçin böyle dediklerini sorunca kafider "Çünkü Türkler bu hisarı zorla alırlarsa bizleri kırar, çocuklarımızı esir ederler, mallarımızı yağmalarlar, şehrimizi harap ederler. Şimdi böyle olmak­ tansa kolaylıkla, güzellikle verelim ki bizleri esir etmeyeler. Hem bu Türkleri gönderen padişah, her aldığı şehri imar et­ meye çalışmıştır." dediler. Tekfur "Eğer siz böyle derseniz ben de sizinleyim, size karşı çıkmam."dedi.

Üçüncü gün aman dilediler, Ahmed Paşa da aman verdi. Beşinci gün hisarın kapısını açtılar. Padişahın sancağı hisa­ ra girdi. Burçlarda nevbet-i sultani çalındı. Müezzinler ezan* okudular. Çanlarını kaldırdılar, putlarını kırdılar. Bü­ yük bir kiliseyi cuma mescidi yaptılar. Cuma günü cuma namazı kılındı ve Sultan Mehmed Han Gazi adına İslam hutbesi okundu. Ahmed Paşa gazilere hilat giydirdi. Alim­ ler ve dervişlere bağışlarda bulundu. Ahmed Paşa, yanına gelen tekfuru tuttu, hazinesine el koydu ve padişahın hazi­ nesine kattı. Şehrin halkını sınıflandırarak kayda geçirdi. Zenginlerini, fakirlerini, mallarını, oğlanlarını, kızlarını, as­ kerlerini ayrı ayrı kaydettiler. Bu halktan ve mallardan pa-

*Ezan şeair-i islamdandır. Bir memleketin veya yerin islam yurdu olduğu orada ezan okunması ile belgelenir.

267

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

dişaha layık olanları aldılar, yerinde bırakılması gerekenle­ re dokunrnadılar. Askerlerini sürüp evlerinden çıkardılar ve onların evlerini gazilere verdiler.

Bundansonrabirkaçparçagemigönderdiler, etraftaolanhi­ sarları fethettiler. Azak'ı Yabugermen'i deniz kenarında olan hisariarı ve Çerkes vilayetine kadar olanvilayetleri fethettiler. Ondan sonra Menküb'ün üzerine geldiler. Topları çıkardı­ lar, kurmaya başladılar. Menküb'ün tekiuru Kefe'yi ve vila­ yetini feth eden kimselerin geldiğini görünce kalktı, Ahmed Paşa'ya hisarı teslim etmeye geldi. Bu hisarda tekfurun bir

hısırnı bulunuyordu. Hisarıvermeyerazı olmadı. Hisarınka­ pısını kapatlı ve cenge başladı. Hayli zaman harp ettiler. Bu tekfur ne kadar "Gelin bu hisarı teslim edin" dediyse de din­ lemedilervehatta onunkarısınıve çocuğunudışarıçıkarmak istediler. Sonunda Ahmed Paşa bu hisarın cenkle ele geçrne­ yeceğini görünce biraz asker bırakıp oradan ayrıldı.

Bir nice günden sonra hisarın etrafına konulan asker de hisarı bırakıp ayrıldı. Hisara yakın bir yerde pusuya yattı­ lar. Kafider dururndan habersizdi. Türkün kaçtığını ve git­ tiğini zannettiler. Hisarın içine giren halk kalabalıktı. Dar­ lıktangayet zahmetçekiyorlardı. Türk askerinin çekilip git­ tiğini görünce hisar halkı hisardan çıkmaya başladılar. Pu­ suda olan İslam askeri durumu gözetiernekte idi. Hemen hisara girdiler. Menküb'ü de bu şekilde fethettiler. Kefe'ye ne yapıldı ise aynısı Menküb'e de yapıldı.

Fethettikleri her vilayetin beylerini ve askerlerini çıkarıp sürdüler, İstanbul'a getirdiler. Hazinelerini padişahın hazi­ nesine kattılar. Kızlarını, kadınlarını padişahın kullarına verdiler. Kafirlerin ömürlerini sona erdirdiler. Padişah ken­ di muradım gerçekleştirdi. Menküb'e bir kadı tayin etti. Ki­ liselerini rnescit yaptılar. Padişah adına İslam hutbesi okun­ du. Bütün bunlar Hakk'ın yardımıyla oldu. Doğruyu en iyi bilen Allah'tır.

Şiir

Neler fethetti bu han'ın kulu Ahmed

Getirdi mallar ve nimetler han'a Ahmed

268

Günümüz dilinde: Osmanoğulları'nın Tarihi

Yüzleri ay gibi olan nice güzellerin Nicelerini hana getirdi Ahmed

Bu işler ki Ahmed Paşa yaptı Neyi buyurduysa yaptı Ahmed

Bu Ahmed gediklerin eridir

Nice boşlukları kapattı, sağlamlaştırdı Ahmed

Bu fetih, Sultan Mehmed kulu Ahmed Paşa elinden hicre­ tin sekiz yüz sekseninde (M. 1475-76) gerçekleşti.

BÖLÜM 152

Bu bölüm Sultan Mehmed Han Gazi'nin Karaboğdan gazasım nasıl yaptığını

ve Karaboğdan tekfuruyla ne yaptığını açıklar.

Hak tealanın bütün kafir beylerinin vilayetlerini ve kendi­ lerini verdiği padişah, Karabağdan tekfurunu sarayına ça­ ğırttı ve haracını kendisinin getirmesini söylediler. "Eflak beyi gibi bize tabi olasın. Hem bizimle olan ilişkin nedir bi­ lelim." dediler. Kafir bu söze hiç itibar etmedi ve işitmez­ den geldi. Padişah da bir kulunu gönderdi. "Var o kafirin vilayetine gir. İyice araştır. O kafir seninle ne yapacak gö­ reyim." dedi.

Gönderdiği adamı da padişahın kutlu emrini kabul edip yürüdü, o kafirin vilayetine girdi. İhtiyatı ve tedbiri terk et­ mişlerdi, o diyarın yabancısıydılar ve hem de yollarını şaşırmışlardı. Bu kafider gelip Müslümanlardan hayli kişi­ yi şehit ve esir ettiler. Padişahın kulu olan paşa da gelip du­ rumu bildirdi.

Padişah bu haberi işitince kendisini İslam gayreti bürüdü ve gönlünden nice tedbirler geçti. Vezirlerine "Tez hazırla­ nın, hem büyük gazalar için hazırlanın! Seferim var." dedi. Padişah emreder etmez hazırlıklar tamamlandı. Sultanü'l­ mücahidin Sultan Mehmed Han Gazi, gaza niyetiyle İstan­ bul'dan çıkıp yürüdü. Allah'ın yardımının eksik olmadığı

269

Aşık Paşazade 1 Osmanoğulları'nın Tarihi

orduyla Tuna sahiline vardı. İstanbul'dan gelmeleri emro­ lunan gemiler de Tuna sahiline varmıştı. Padişah gemilerle

Tuna'yı geçti. Bağdan vilayetinin tekfurunu arayarak ilerle­ di. Bağdan memleketine girdi. O melun, askerini toplayıp sarp bir dağın arasına girmişti. Atlı askerlerine de (kaçma­ maları ve) iyi harp etmeleri için yaya olarak harbe hazırlan­ malarını emretmişti. Padişaha bunların niyetlerini ve ted­ birlerini naklettiler. Padişah "Hey gaziler! İslam için gayret etme zamanıdır. Saf saf olup alaylar bağlayın." dedi. Gazi­ ler padişahın bu emrine uyup kafir askerinin üzerine yürü­ düler. Kafir top atmaya başladı. Gaziler de gayret-i islamı yüreklerinde sağlamlaştırıp yürüdüler kafirin üzerine bas­ kın çıktılar, kilfire göz açtırmadılar.

Şiir

Karıştılar birbirlerine cenk ederler Ama kilfire dağı dar ederler

Emrolunca kılıç çekti gaziler Kafideri kırdı kan döktü gaziler

Bir dolaş da gör, ne iş eder gaziler Kafir askerini kırdı gaziler

Gaziler, kafirler top atınca o top arabalarına saldırdılar, arabalarını bozdular. Kuşluk vaktinde kafir askerlerinin önüne çıktılar. İki namaz arası vaktine [güneş batıncaya] değin büyük harpler oldu. Sonunda Hak tealanın yardımı gazilere fırsat verdi, kafir askerini kırdılar. Katiri o derece kırdılar ki kestikleri başlardan minareler yaptılar. Pek çoğu­ nu esir ettiler ve o vilayetin bütününde gazilerin ellerinin uzandığı hiçbir yeri marnur bırakmadılar, yıkıp yakıp ha­ rap ettiler. İki ay kadar gaziler Karabağdan vilayetinde ga­ zalar etti. Mal ve nimetlerini, altın ve paralarını aldılar, yağ­ ma ettiler. Sürü sürü at ve koyunlarını aldılar. Güzel kızla­ rını gaziler koyunlarına bastılar. Sonra tekrar sağlık ve sela­ metlikle Sultan Mehmed Han'ın saadetli döneminde vila­ yetlerine döndüler.

270

Günümüz dilinde: Osmanoğulları'nın Tarihi

Bu gazaların tarihi Sultan Mehmed Han Gazi elinden hic­ retin sekiz yüz seksen birinde (M. 1476-77) gerçekleşti.

BÖLÜM 153

Bu bölüm padişahın Karaboğdan'ı mağlup ettikten sonra dönüp Tuna kenarına gelmesini açıklar.

Macar kafirinin geldiği, Tuna kenarında, Müslüman memle­ ketinin sımrında ve Semendire yanında hisarlar yaptıklan ha­ beri ulaşh. İslam memleketini harap ehnek için büyük hazır­ lıklar yaprmşlardı. Padişah bu haberi işitince hemen oradan o hisariarın üzerine yürüdü. Mevsim kış idi ve gayet sert geçi­ yordu. Vardı o hisariarın üzerine indi. Yolun darlığından at yoldan çıkamazdı. Karın derinliğini o kadardı ki ahn üzengi­ sinin bile üzerinde idi. Tuna suyu da sert bir şekilde buz tut­ muş, donmuştu. İslam leşkeri geldi ve buz üstünde konakla­ dı. Hisarlar da Tuna kenarında idi. Ordu durur durmaz padi­ şah yağma emri verdi. O gün hücum oldu. Akşamvakti katir­ ler aman dilediler. Aman verildi. Anlaşmayla hisariarı teslim aldılar. Padişah kafirlerin hahrı olanlanın yanında tuttu, halı­ rı olmayanlan serbest bırakh. Varıp memleketine gitti. Yanın­ da kalanlan Anadolu'da hisariara yerleştirdi, onlara hmar verdi. Bunların bir kısrmnın hıyaneti görüldü. Bu gibi olanla­ n sattılar. O hisariarı da yaktılar, hiçbir iz bırakmadılar.

Bu fethin tarihi Sultan Mehmed Han Gazi elinden Kara­ bağdan fethinden iki buçuk ay sonra gerçekleşmiştir.

BÖLÜM 154

Bu bölüm Sultan Mehmed Han Gazi'nin İskenderiye'ye* nasıl vardığını, orada ne yaptığını ve oraya gitmesinin sebebinin ne olduğunu bildirir.

Bir gün Padişah Edirne'de oturuyordu. Konuşulurken han­ gi vilayetin halkının padişaha itaat etmediği konusu açıldı.

*iskenderiye veya Arnavutluk iskenderiyesi olarak da eski Osrnanlı kaynaklarında geçen bu şehir, Osrnanlı vilayet merkezlerinden işkodra'dır.

271

Соседние файлы в предмете [НЕСОРТИРОВАННОЕ]