Добавил:
Upload Опубликованный материал нарушает ваши авторские права? Сообщите нам.
Вуз: Предмет: Файл:
Intensivniy kurs tureckogo.docx
Скачиваний:
0
Добавлен:
01.05.2025
Размер:
225.25 Кб
Скачать

İnsan başı ve gövdesi - Голова и тело человека

saç(lar) — волосы, alın — лоб, beyin — мозг, göz(ler) — глаза, kaş(lar) — брови, göz kapağı — веко, kirpik(ler) —ресницы, kulak(lar) — уши, kulak memesi — мочка уха, şakak(lar) — виски, yüz — лицо, burun — нос, burun deliği — ноздря, yanak(lar) — щеки, dudak(lar) — губы, alt dudak — нижняя губа, üst dudak —верхняя губа, dil — язык, ağız — рот, diş(ler) — зубы, çene — челюсть, подбородок, ense — затылок, boğaz — горло, boyun — шея, bıyık — усы, sarışın — светлые (о волосах), блондин, gür— густые (о бровях, волосах), adale — мышца, kas — мышца, omuz(lar) — плечи, göğüs(ler) — грудь, sırt — спина, kol(lar) — рука (от запястья до плеч), dirsek(ler) — локти, каrın — живот, göbek — 1) пупок, 2) брюхо, bel — поясница, талия, bilek — запястье, el(ler) — руки (от запястья до пальцев), parmak(lar) — пальцы, baş parmak — большой палец, işaret parmağı — указательный палец, orta parmak — средний палец, yüzük parmağı — безымянный палец, serçe parmağı — мизинец, tırnak(lar) — ногти, kalça(lar) — бедра, diz(ler) — колени, diz kapağı — коленная чашечка, bacak(lar) — ноги (от паха до ступни), ayak(lar) — ноги, topuk(lar) — пятки, ayaktabanı — ступня.

Следует напомнить, что во многих словах, обозначающих части человеческого тела, при присоединении аффикса принадлежности узкая гласная выпадает:

alnı (его лоб), burnu (его нос), ağzı (его рот), boynu (его шея), omzu (его плечо), göğsü (его грудь), karnı (его живот), beyni (его мозг).

Kadın süs esyasi - Женские украшения

kuyumcu — ювелир, ауаr — проба (золота,серебра), altın — золото, gümüş — серебро, bakır — медь, tunç — бронза, zincir — цепь, yüzük — кольцо, küpe — сережка, bilezik — браслет, broş — брошь, kolye — колье, pırlanta — брильянт(овый), işçilik — работа (стоимость обработки), degerli taş — драгоценный камень, hakiki taş — настоящий камень, suni taş — искусственный камень, firuze — бирюза, topaz — топаз, lüle taşı — морская пенка (камень), inci — жемчуг, sedef — перламутр, kehlibar — янтарь, gerdanlık — ожерелье, dantel, dantela — кружево.

Giyim kuşam - Предметы одежды

5amaşır — белье, elbise — 1) одежда, 2) платье, yaka — ворот, gömlek — рубашка, kravat, boyun bağı — галстук, сер — карман, iç сер — внутренний карман, ceket — пиджак, жакет, yelek — жилет, kol düğmesi — запонка, pantolon — брюки, çorap(lar) — носки, yün(ipek, naylon) çorap — носки шерстяные (шелковые, нейлоновые), kemer, pantolon kayışı — ремень, пояс, atlet — майка, don, slip — трусы, kazak, süveter — свитер, pardesü — плащ, palto — пальто, mayo — плавки, kaban — дубленка, yağmurluk — плащ от дождя, şapka — шляпа, kasket — фуражка, şemsiye — зонтик, çizme — сапоги, iskarpin — туфли, ökçe — каблук, ayakkabı — обувь, eldiven — перчатки, anahtarlık — футляр для ключей, anahtar — ключ, cüzdan — бумажник, mendil — платок (носовой), havlu — полотенце, terlik — домашние тапочки, beden — 1) тело, 2) размер, …е dar gelmek — жать, быть тесным, …е tam gelmek — быть впору.

Упражнение

Переведите на русский язык.

1. Palto aldıysan pardesü alma, çünkü alırsan paramız ay başına kadar yetmez. 2. Bu kaban bir beden daha büyük olsaydı bana tam gelecekti. 3. Eğer param yeterse karım için bu güzel elbiseyi alırım. 4. Sol çizmeme bir şey olmuş, eğer ökçesi çatlamışsa evime kadar gidemem. 5. Her saniye içini çekiyorsan üzücü şeyler düşünüyorsun demek. 6. Ensemden biraz daha sağ alırsanız (keserseniz) iyi olur. 7. Fakirler kemerlerini sıkmalıysa zengin tabaka bunu niçin yapmıyor? 8. Yağmurluk giyersem şemsiye almama hiç gerek kalmaz. 9. Boynunuz kısa, enseniz kalın olmasaydı bu yün gömlek size tam gelecekti. 10. Bu beş tane degişik renkli havlu bir takım olmasaydı ayrı ayrı satabilirdim. 11. Bu pantolonun kayışı yeşil olsaydı alırdım. 12. Beyaz anahtar yerine anahtarlıktaki tunç anahtarı alsaydın kapıyı açardın. 13. Alt dudağı üst dudağından kalın olmasaydı yüzü daha yakışıklı olurdu. 14. Lüle taşı Türkiye’de uretilmeseydi bu mallar о kadar ucuz olamazdı. 15. Kasket giymeseydin seni tanımazdım.

Обороты и выражения

Şahane! — Великолепно! Прекрасно! Bizde pazarlık yok — У нас не торгуются (частый ответ на просьбу о скидке) Kusura bakmayın! — Не взыщите! Извините! Maalesef… — К сожалению…

Kızımızı çok seviyoruz

Bedia hanımefendi Pasaj’daki kuyumcu dükkanlarında alış veriş yapmaktan çok hoşlanıyordu. İşte genişçe kapı, taş merdivenler, kapının üstünde altın fiyatlarının rakamları. Şevrole’sini park etti ve daldı Pasaj’ın içine. — Buyrun hanımefendi, ne istiyorsunuz? Dükkan sahibi bıyıklı, al yanaklı, gür kaşlı, büyükçe burunlu bir adamdı. Yumuşak nazik sesi Bedia hanımefendinin hoşuna gitti. — Şöyle bir bakayım. — Buyrunuz. Vitrinin sol köşesinde altın zincirler vardı. İnce zincirlerde fiyatlar pek degişmemiş, fakat bazı kalın zincirler çok pahalılaşmış. — Bunlar çok pahalı. — Bunların işçiliği çok, efendim. Bakın, altın, dantel gibi örülmüştür. Dükkan sahibi vitrin çekmecesinden zinciri çıkardı, Bedia hanımefendiye uzattı tuttu. — Çok güzel! Ne kadar çok işçiliği varmış! — Bir dakika, söyleyeyim. Dükkan sahibi zinciri küçük bir teraziye koydu, tarttı. — İşte hemen hemen 12 gram. 14 ayarın fiyatı 55 bin Lira, bunu 12′ye çarparsak 660 bin Lira eder. Zincirin fiyatı 850 bin Liradan 660 bin Lirayı çıkarırsak işte işçilik 190 bin lira. Fakat Bedia hanımefendi onu artık dinlemiyordu. Vitrin üzerinde eğilmiş, sanki renkli ışıkların arasına bir iğne düşmüş te onu arıyordu. Alnındater taneleri çıkmıştı bile. Gözleri önündeki süs eşyaları kıvılcımlar doluydu. Bu kıvılcımlar ufacık yıldızlar gibi parlıyordu. Sıra sıra altın yüzükler, bilezikler, kolyeler, broşlar… Her değerli taşın etrafında ince altın yapraklar. Ortalarda da kıpkırmızı, sapsarı, yemyeşil, masmavi, mosmor taşlar yanıyordu. Birkaç tane büyüklü küçüklü soluk pembe taş sanki altın dalda silik kan. Laciverdi firuze, koyu ve açık sarı kehlibar gerdanlıklar, beyazımsı inci ve sedef, soluk mavimsi topazlar… Ah, şahane! Bir çift pırlanta küpe! Ne kadar zarif, ne kadar güzel! Sevda’nın sarışın saçlarına, yeşilimsi gözlerine ne güzel yaraşırdı bunlar! — Bu hakiki pırlanta mı? — Suni olur mu hiç, hanımefendi? Bedia hanımefendi dükkan sahibine baktı. — İskonto yapar mısınız? — Bizde pazarlık yok, kusura bakmayın! Dükkan sahibi, şakaklarının gri, bazı yerlerde de bembeyaz olmasına rağmen yakışıklıydı. Geniş omuzlu, yün gömleği altındaki göğsü adaleli, uzun boylu, Dinç gibi kisa boylu ve göbekli değildi.

Bedia hanımefendinin bakışları dükkandaki başka mallara kaydı. Duvarlarda halılar, bakır tepsiler, boy boy gümüş kaplar… Biraz otede giyim kuşam vardı: fantezi simsiyah yelekler, bembeyaz pantolon, birkaç tane atlet ve don… Kazaklar, süveterler…

Gözüne yakası sarımsı dantelalı kısa ve dar kollu bir ceket ilişti. Sevda’nın ince belini, biraz dar kalcalarını, uzun bacaklarını düşündü. Keşke bacakları azıcık çarpık ve tombul, diz kapakları da fazla yuvarlak olmasaydı! Yüksek ökçeli iskarpin giyerse çok güzel yaraşır ona bu ceket. — Şu ceketin iç cepleri var mı? — Buyrun bakın, hanımefendi. Evet, iç cepler de varmış. Bakın, sırttaki bu iki çizgi çok zarif. — Eğer bu ceketi, pırlanta küpeleri ve başka bir şey alırsam fiyatları indirir misiniz? — Peki, madem ki oyle istiyorsunuz, bir şeyler yaparız. — О zaman şuracıkta morumsu taşlı bir yüzük görmüştüm, gösterir misiniz? — Memnuniyetle. Bedia hanımefendi orta parmağındaki firuzeli yüzüğünü çıkardı, yeni yüzüğu takmağa başladı, fakat yüzük dar geldi. Yüzük parmağına da dar geldi, yalnız serçe parmağına takabildi. — Isterseniz hemen genişletiriz. — Yok, istemez, zaten baş parmaktan başka, bakın, işaret parmağımda, orta parmağımda da yüzükler var. Bir yüzük te serçe parmağımda olsun. — Eliniz, upuzun tırnaklarınız çok zariftir, hanımefendi. Dükkan sahibi dirseklerini tezgaha, çenesini de yumruklarına dayadı, gülümsüyordu ve ağzındaki inci gibi dişlerini gösteriyordu. Bedia hanımefendi dudaklarını büzdü, göz kapaklarını biraz indirdi, uzun kirpikleri arasından dükkan sahibine baktı. Kulak memelerine kadar kızardı. — Pırlanta küpeler, ceket ve yüzük için size yüzde 15 iskonto veriyorum. Saralım mı, hesap edeyim mi? — Evet, lütfen. — Başka bir şey istiyor musunuz? Kocanız için ipek, yün veya naylon çorap, eldivenler… ya da terlik. — Evet, iyi hatırlattınız. Güzel bir para cuzdanı ya da anahtarlık var mı? — Maalesef yok. Şoyle kol düğmelerini ister misiniz? — Hayır, şu çamaşırlar güzel… Mayo var mi acaba? — Evet, buyrun, ne renk olsun? — Şu kırmızı beyaz çizgili… En değerli şeyleri biricik kızımız için alıyoruz. Biricik melek kızımdan ve kocamdan başka ailemde kimse yok ki. Kızımızı çok seviyoruz.

Bedia hanımefendi çantasınu açtı, içinde elini gezdirdi, fakat boşluktan başka bir şey yoktu. Yüreği hop etti, zaman durdu, etrafındaki mekanda her şеу silindi… Bu kahpe almıştır! Dinç korkak, bunu yapamaz. Hizmetçiler de namuslu, hırsızlık yapmazlar. Başka kimse yok ki! Bu kahpe almıştır!.. Bunlar üç saniye sürdü. Sonra birden rahatladı: parasını mendile sarmış, şu arka bölüme koymuştu ya! Eliyle parayı buldu, zaman yine ilerlemeğe başladı, etrafındaki mekan yine canlandı. “Evet”, dedi, “kızımızı çok seviyoruz”.

Контрольное упражнение

Переведите на турецкий язык.

1. Отец подарил дочери французскую помаду. Дочь с радостью приняла подарок и накрасила губы. 2. Мы, говорят, обязательно должны обсудить эту проблему на чрезвычайном заседании, но я так не думаю. 3. Из окон нашей конторы виднелось голубое-преголубое небо, а вдали тянулись голубоватые поля. 4. Если эта кепка подойдет моему товарищу, то я ее отдам ему. 5. Если моя сестра не будет возражать, то я одолжу у нее на этот вечер ручные часы. 6. У нас очень старый дом, стены и потолок нашей квартиры потрескались. 7. Владелец фирмы дал пощечину бедному Али, эта пощечина словно обожгла ему щеку. 8. Какой он, оказывается, лжец! По его словам, эта кобыла не годится для спорта. 9. Если уж мы сошли на этой остановке, пойдем в кинотеатр на углу проспекта Ататюрка и посмотрим фильм. 10. Если ты собрал чемоданы, то давай поставим их на весы и взвесим. 11. Народ в деревне с удивлением смотрел на этих морских животных, никто их раньше не видел на прилавке. 12. Если наша единственная дочка выйдет замуж, то, конечно, она выйдет за красивого юношу. 13. Ноги буйвола скользили по снежной дороге, и он не мог тащить повозку. За повозкой следовал всадник, он восклицал громким голосом: “Давай, погоняй своего буйвола, надо продвигаться вперед!”

Соседние файлы в предмете [НЕСОРТИРОВАННОЕ]